Yazar - fatihagalar.md

Safra Kesesi Ameliyatları

Safra kesesi ameliyatları açık ve kapalı olmak üzere 2 yolla yapılır. Günümüzde laparoskopik (kapalı) teknik ilerlediği için tercih edilmektedir. Laparoskopik (kapalı) yöntemde karında 3-4 adet delik açılır ve bu deliklerden birine kamera yerleştirilerek görüntü monitöre yansıtılır. Diğer deliklerden cerrahın kullanacağı aletler sokularak ameliyat gerçekleştirilir. Safra kesesi ameliyatları göbek deliğinden yerleştirilen tek bir kesi ve port ile yapmakta mümkündür. Böyle tek delikten safra kesesi ameliyatı olmak isteyen hastalar için robotıc sıngle port cholecystectomy (tek delikten Robot kullanılarak yapılan Safra kesesi ameliyatı) çok iyi bir alternatif teşkil etmektedir. Açık ameliyat sağda karın üst kısmında kaburgalar altında yapılan bir kesiyle gerçekleştirilir. Kapalı olarak çıkarılamayacağı düşünülen safra keseleri için kullanılır(.Safra kesesinin çevre dokulara ileri derecede yapışık olması kolesistit nedeniyle safra kesesi duvarına laparoskopik aletlerle müdahale edilememesi). Kapalı Ameliyat Neden Daha Fazla Tercih Edilmektedir? Kapalı ameliyat sonrası hasta yaklaşık 2 gün içerisinde taburcu edilirken açık ameliyatta hastanın taburcu edilme süresi daha uzundur (5-6 güne uzayabilir.) Ayrıca estetik açıdan kesi yerinin küçük olması ve daha az iz bırakması, daha az travmaya neden olması ve ağrının çok daha az olması nedeniyle kapalı ameliyat hastalar ve hekimler tarafından daha fazla tercih edilmektedir. Günümüzde imkanlar varken açık yöntemin tercih edilmesi uygun bir hekimlik uygulaması olmaz. Prof. Dr. Fatih AĞALAR Genel Cerrahi Uzmanı   Safra kesesi hastalıkları teşhis ve tedavisi için İstanbul'da Genel Cerrah Prof. Dr. Fatih Ağalar ile iletişime geçebilirsiniz.

Safra Kesesi İltihabı (Kolesistit) Nedir?

En sık sebebi safra kesesinin safrayı boşalttığı kanalın ağzının taş nedeniyle tıkanmasıdır. Tıkanma sonucunda safra kesesi içerisindeki basınç artar ve kese duvarının beslenmesi bozulur. Bu durumdaki safra kesesi mikroorganizmaların yerleşmesi için uygun bir ortam oluşturur. Safra kesesi iltihabının en sık belirtisi karnın sağ üst tarafında ağrı olmasıdır. Ağrı sırta vurabilir, nefes almakla ağrının şiddeti artabilir. Ağrıya bulantı, kusma eşlik edebilir. Tanısı muayene ve kan tetkikleri ve karın USG’siyle konur. Muayenede hastanın karnının sağ üst bölgesinde şiddetli ağrı tespit edilir. Kan tetkiklerinde beyaz küre denilen hücrelerde artış görülebilir. Karın USG’sinde safra kesesi duvar kalınlığında artış, safra kesesi içinde taş veya taşlar, safra çamuru saptanabilir. Tedavisi safra kesesinin ameliyatla alınmasıdır. Başlangıçta antibiyotik tedavisi verilerek iltihabi durum azaltılarak ameliyat daha sonra yapılabilir. Prof. Dr. Fatih AĞALAR Genel Cerrahi Uzmanı Safra kesesi hastalıkları teşhis ve tedavisi için İstanbul'da Genel Cerrah Prof. Dr. Fatih Ağalar ile iletişime geçebilirsiniz.

Safra Kesesi Taşları Mutlaka Ameliyat Edilmeli Midir?

Safra kesesinde tespit edilen taş/taşlar için ameliyat önerilmektedir. Safra kesesindeki taş/taşların ileride safra kesesi çıkış yolunu tıkaması sonucunda safra kesesi iltihabı gelişme olasılığı vardır. Ayrıca taşın safra yollarına düşmesi sonucunda tıkanma sarılığı gelişebilir. Tekrarlayan tıkanmalar sonucunda safra kesesi çevre organlara yapışıklık gösterir. Bu da ameliyatın kapalı yapılmasını engelleyebilir. Özellikle yaşlı hastalarda safra kesesindeki taşın belirti vermediği durumlarda rastlantısal olarak saptanan safra kesesi taşlarına ameliyat gerekmeyebilir. Ancak burada hekimin karar verme aşamasında bazı zorluklar vardır. Bunlardan en önemlisi hangi bulgu, belirti ve şikayetin safra kesesi taşına ait olduğunu belirlemektir. Safra kesesi taşlarına ilişkin genel bulgu ve belirtiler özgün olmayıp bu organın hastalığı dışındaki pek çok üst karın organının hastalıklarında da rastlanır. Prof. Dr. Fatih AĞALAR Genel Cerrahi Uzmanı   Safra kesesi hastalıkları teşhis ve tedavisi için İstanbul'da Genel Cerrah Prof. Dr. Fatih Ağalar ile iletişime geçebilirsiniz.

Safra Kesesi Taşı Belirtileri ve Teşhisi

Safra kesesi taşında, karnın sağ üst tarafında, sırta ve omuza vuran bir ağrı varlığı, kalp krizi belirtileriyle karıştırılabiliyor. Bu ağrı, özellikle ağır yağlı yemeklerin ardından çok daha şiddetli yaşanır, çünkü yağlı yemeklerin sindirimi için safranın içindeki maddelere daha fazla gereksinim duyuluyor. Bazen küçük taşların keseden düşerken “safra yolları koliği” ortaya çıkıyor ve sancıya neden oluyor. Hastada üşüme, titreme ve ateş varsa, bu durum safra kanallarında iltihap (kolanjit) olduğuna işaret ediyor, akut pankreatitte ise belirtiler daha şiddetli görülüyor. Safra kesesi taşlarının çoğu belirti vermez. Eğer taş safra kesesi çıkışını tıkarsa aşağıda anlatılan safra kesesi iltihabı meydana gelir. Taş safra kesesi kanalından çıkıp ana safra yolunu tıkarsa karın ağrısı, ateş, sarılık meydana getirebilir. Bu durumda tanı için kan tetkikleri ve karın USG’si yapılır. Kan tetkiklerinde beyaz küre denilen hücrelerde, karaciğer enzimlerinde (AST,ALT),safranın içeriğinde bulunan bilirübinde, safra yolları tıkanıklığını göstermede yardımcı enzimlerde(ALP,GGT) artış görülebilir. Karın USG’sinde ana safra kanalında taş ve kanalın çapında artış saptanabilir. Bu durumda ERCP denilen, ağızdan ucunda kamera bulunan esnek bir hortumla ana safra kanalının bağırsağa açıldığı bölgeden safra kanalına girilerek taş olup olmadığına bakılır. Hortumun ucundan küçük bir balon şişirilerek safra kanalı sıvazlanır ve taşın bağırsağa düşmesi sağlanır. Ayrıca safra kanalının bağırsağa açıldığı bölgede bulunan düz kasa küçük bir kesi yapılarak safranın akışı rahatlatılabilir. Prof. Dr. Fatih AĞALAR Genel Cerrahi Uzmanı   Safra kesesi hastalıkları teşhis ve tedavisi için İstanbul'da Genel Cerrah Prof. Dr. Fatih Ağalar ile iletişime geçebilirsiniz.

Safra Kesesi Taşları Nasıl Oluşur? Tanısı Nasıl Konur?

Safra Kesesi Taşları Nasıl Oluşur? Tanısı Nasıl Konur? Safranın içeriğinde bulunan maddelerin (kolesterol, bilirübin) kristal şeklinde çökmesi, daha sonra bunların bir araya gelmeleriyle oluşur. Tek veya çok sayıda taş gelişimi olabilir. Safra kesesi taşlarının tanısı karın ultrasonografisi’yle konulur. Röntgen filminde safra kesesi taşlarının çoğu görülmez. Ancak kalsiyum içeriği çok fazla olan taşlar röntgen filminde görülebilir. Safra Kesesi Taşları Neden Oluşur? Safranın içinde askı halinde bulunan maddelerin oranlarında bir bozulma olduğunda çökme ortaya çıkıyor. En sık kolesterol çökmeleri görülüyor ancak nadiren kan yıkımının olduğu bazı kan hastalıklarında, bilirubin taşları oluşabiliyor. Kristaller halinde oluşan çökeltiler zamanla birleşerek küçük parçacıklar haline gelince de “safra çamuru” olarak tanımlanan birikim oluşuyor. Bazen de 3 ile 5 cm’ye kadar büyümüş taşlar görülebiliyor. Çok küçük parçacıklar safra ile birlikte onikiparmak bağırsağına geçebilirken, safra kesesinde veya kanalda kalan ve giderek büyüyen taşlar kanalı tıkayabiliyor. Prof. Dr. Fatih AĞALAR Genel Cerrahi Uzmanı   Safra kesesi hastalıkları teşhis ve tedavisi için İstanbul'da Genel Cerrah Prof. Dr. Fatih Ağalar ile iletişime geçebilirsiniz.

Anal Kanal Kanserleri

Bowen Hastalığı İntradermal skuamöz hücreli karsinomadır. Genellikle yaşlılarda görülmesine rağmen genç ve seksüel aktif hastalarda anal kondiloma ile beraber görülür. Perianal kaşıntı ve kanamaya neden olur. Lezyonlar muayene esnasında ayrı ayrı yerleşimli, skuamlı plaklar halinde görülür. Tedavi edilmeyen vakaların bir kısmı invaziv skuamöz hücreli kansere döner. Tedavisi sağlam sınır bırakılarak eksizyondur. Daha sonra perineden ve deriden çok sayıda biyopsiler alınıp rezeksiyonun tam olduğu kontrol edilmelidir. Paget Hastalığı Nadir görülen bir patolojidir. İlerlerse apokrin bez adenokarsinomu oluşur. Düzelmeyen şiddetli kaşıntı hastalığın tipik bulgusudur. Muayenede egzematöz, eritomatöz döküntü görülür. Perianal bölgede iyileşmeyen yarada biyopsi alınmasıyla tanı konur. Histolojik muayenede büyük eksantrik nukleuslu Paget hücreleri görülür. Başka kanserlerle beraber bulunma riski yüksektir. Tedavide sağlam sınır bırakılarak geniş lokal eksizyon yapılır. Pozitif inguinal lenf nodu olanlara lenf nodu diseksiyonu yapılır. Metastaz olarak en sık inguinal ve pelvik lenf nodlarına metastaz görülür. Karaciğer, kemik, akciğer vb metastazlar görülebilir. Skuamöz Hücreli Karsinom Dentat çizgi ile perianal derinin dış sınırı arasındaki bölgeden çıkan tümördür. İyi farklılaşmış, keratinize olan lezyonlardır. Erkeklerde daha sık görülür. Klinik olarak deride ele gelen kitle, kanama, kaşıntı yakınmaları vardır. Perianal bölgede kronik iyileşmeyen yaralar şüpheyle karşılanmalıdır. Bu tümörler geç metastaz yapıp, yavaş büyürler. Genel olarak anal kanal kanserlerinde primer tedavi kemoradyoterapidir. Nükslerde cerrahi tedavi uygulanır. Tedavide küçük olan lezyonlar 2cm sağlam sınırla eksize edilirler. Daha büyük lezyonlarda kemoterapi ve radyoterapi uygulanır. Abdominoperineal rezeksiyon fekal inkontinans olan ve konservatif tedaviden fayda görmeyen hastalara uygulanır. Lenf nodu metastazı varlığında lenf nodu diseksiyonu da yapılır. 5 yıllık sağ kalım %60-80 ‘dir. Epidermoid Karsinom Dentat çizginin 6-12 mm üzeri anal kanalın transizyonel bölgesi veya klaokojenik bölgesidir. Bu bölgedeki skuamöz kanserler genellikle nonkeratinizedirler. Bu hastalarda kaşıntılı, kanamalı, endüre kitleyle karşılaşılır.Kadınlarda daha sık görülür. Tanıda rektal tuşe önemlidir ve tümörün yeri, boyutu hakkında bilgi verir. Rektoskopi tümörün dentat çizgiye göre yerini gösterir. Ayrıca hastalara kolonoskopi ve/veya baryumlu grafi yapılmalıdır. Uzak metastaz varlığı için akciğer grafisi ve batın tomografisi çekilmelidir. Dentat çizgi altındaki tümörler inguinal lenf nodlarına, dentat çizgi üstündekiler superior rektal, pudental, hipogastrik lenf nodlarına metastaz yaparlar. En sık uzak metastaz yeri karaciğerdir. Tedavide küçük ve submukozaya sınırlı lezyonlar lokal eksizyonla tedavi edilir. Daha büyük lezyonlarda abdominoperineal rezeksiyon yapılır. Cerrahi ile beraber radyoterapi de yapılabilir. Ayrıca kemoradyasyon tedavisi de günümüzde tercih edilen bir tedavi seçeneğidir. Visseral organ tutulumu olanlarda ve primer kanserin tanısı konduğu anda lenf bezi tutulumu varsa prognoz kötüdür. Adenokarsinoma Primer bir rektum kanserinin uzantısıdır. Genellikle hastalar ağrı ve şişlikten yakınırlar. Hastalarda çoğunlukla perianal apse ve/veya fistül vardır. Tanı konduğunda genellikle metastaz vardır. Tedavide genellikle abdominoperineal rezeksiyon yapılır. Bazen cerrahi öncesi radyoterapi de verilebilir. Melanoma Malign melanomun deri ve gözden sonraki üçüncü en sık tutulum yeridir. Anal kanserlerin %1-3’ünü oluşturur. 5. ve 6. dekatlarda sık görülür. Erkek/kadın oranı eşittir. Başlıca şikayetler ağrı, kanama ve anal kitledir. Metastazlar lenfatik veya hematojen yolla olur. Tanı konulduğunda çoğunda metastaz vardır. Akciğer, karaciğer ve kemik en sık hematojen yolla yayılım yerleridir. Tedavide radikal rezeksiyon önerilmektedir. Terapötik lenf nodu diseksiyonu sadece pozitif lenf bezi olan hastalarda önerilmektedir. Prof. Dr. Fatih AĞALAR Genel Cerrahi Uzmanı   Anal Bölge Hastalıkları (anal kaşıntı, rektal prolapsus, anal fistül, anal fissür, kıl dönmesi, hemoriod ve Anal Kanal Kanserleri (bowen hastalığı, paget hastalığı, skuamöz hücreli karsinom, epidermoid karsinom, adenokarsinoma, melanoma) için İstanbul'da Genel Cerrah Prof. Dr. Fatih Ağalar ile iletişime geçebilirsiniz.    

Anal Kaşıntı (Prüritis Ani)

Makat iç ve çevresinde devam eden ısrarcı ve aşırı kaşıntılara verilen isimdir. Toplumda sık karşılaşılan durumlardan biridir. Özellikle geceleri ve tuvalet sonrası kaşıntı sık olur. Sebepleri  Anal kaşıntıya birçok etkenler neden olabilir. Bunların başında anal bölgenin temiz tutulması için yapılan aşırı miktarda temizlik gelir. Özellikle bazı kişiler anüs bölgesini sık sık ve sert bir şekilde sabunla temizlemeleri nedeniyle bu alanın doğal koruyucu bariyeri olan salgısını ortadan kaldırarak bu alanın tahrişine neden olur. İlaç reaksiyonları, stres, aşırı terleme, devam eden ishal, gibi sebepler anüste kaşıntı ve tahrişe yol açabilir. Beslenme alışkanlıklarına bağlı (çikolata, domates, kuruyemiş, alkol, bira, süt, kola, kafeinli içecekler vs.) nedenlerde anal bölgede kaşıntı ve tahrişe sebep olabilir. Bazı şahıslarda sedef hastalığı, parazitozlar (özellikle kıl kurtları),mantar infeksiyonları, dermatit, anal fissür, hemoroid gibi nedenlerde sayılabilir. Tedavi İlk olarak tahriş ve kaşıntının bir organik hastalıktan ileri gelip gelmediğini ortaya koymak gerekmektedir. Bu sebeple hemen doktor (bir cerrah ve dermatolog ) tarafından muayene edilmesi gerekir. Neden ortaya konup, buna göre tedavi edilmelidir. Bunun dışında anal bölgenin temizliği her tuvaletten sonra uygun şekilde yapılmalıdır. Sabun kullanılmasından kaçınılmalı ve anal bölge kuru tutulmalıdır. Dışkı sızıntısının meydana getirdiği tahrişi engellemek için araya bez veya spanç konabilir. Ayrıca kaşıntı için antihistaminikler kullanılabilir. Prof. Dr. Fatih AĞALAR Genel Cerrahi Uzmanı   Anal Bölge Hastalıkları (anal kaşıntı, rektal prolapsus, anal fistül, anal fissür, kıl dönmesi, hemoriod ve Anal Kanal Kanserleri (bowen hastalığı, paget hastalığı, skuamöz hücreli karsinom, epidermoid karsinom, adenokarsinoma, melanoma) için İstanbul'da Genel Cerrah Prof. Dr. Fatih Ağalar ile iletişime geçebilirsiniz.

Rektal Prolapsus

Rektum duvarının bir kısmı veya tamamının makattan çepeçevre çıkmasına rektal prolapsus denir. Genellikle erişkin yaş grubunda görülmekle beraber üç yaş altında da görülebilir. Nedeni tam olarak anlaşılamamakla birlikte pelvik duvar yetmezliğine yol açan meningomiyelosel, spina bifida,kistik fibrozis gibi hastalıklarla birlikte görülebilir. Risk Faktörleri
  • Uzun süren kabızlık
  • Nörölojik hastalıklar
  • Pelvik taban gevşekliği
  • Önceden geçirilen anorektal ameliyat
  • Doğum yapmamış kadın
  • Uzun rektosigmoid kolon
Rektal Prolapsusun Tanı Yöntemi Ikınma esnasında rektal mukozanın dışarı çıkmasıdır. Hasta muayenesi oturur pozisyonda olmalıdır. Prolapsus ilerledikçe rektum tam katları ile dışarı çıkar ve içeri sokulamaz. Daha ileri aşamalarda kanama ve ülserasyonlar görülebilir. Tedavi Hafif olan mukozal prolapsusda kabızlığı önleyici ve barsak alışkanlıklarını değiştirici tedavi uygulanır. Tam prolapsusun tedavisinde ise yine konservatif tedavilerin uygulanması önemlidir. Bu aşamada cerrahi tedaviler devreye girer. Tedavi seçenekleri perianal yaklaşımlar ve transabdominal yaklaşımlar olarak ayrılır. Perianal yaklaşımlar genel anesteziyi tolere edemeyecek hastalara yapılır. Thiersch ve Delorme ameliyatı bunlar arasında en sık uygulananlardır. Tiersch Ameliyatı: Anüsün çevresine subkütanöz olarak çepeçevre tel, lastik bant veya prolen yerleştirilir. Makatı daraltır ve rektumun dışarı sarkması önlenir. Delorme Ameliyatı: Sarkan rektum mukozasına adrenalinli solüsyon verlip soyularak eksize edilir. Kalan mukoza parçalarının uçları karşılıklı tutturulur. Transabdominal yaklaşımlar düşük riskli hastalara uygulanır. Tekrarlama oranları düşüktür. Ripstein ameliyatı, Ivalon spanç (Wells) ameliyatı, Notaras ameliyatı, rektosigmoidektomi yöntemleri değişen başarı oranları ile kullanılır. Ripstein Ameliyatı: Rektum levator kaslar seviyesine kadar serbestleştirildikten sonra rektumu çepeçevre saran prolen greft vb.bir yama sakruma dikilir. Bazı hastalarda defekasyon zorluğu görülebilmektedir. Notaras Ameliyatı: Rektum serbestleştirilip 7×10 cm’lik prolen yama promontoriuma asılır. Yama rektumu çepeçevre sarmaz Bu nedenle rektal darlık ve defekasyon zorluğu gelişmesi engellenir. Bu iki ameliyat ta LAPAROSKOPİK veya ROBOTİK cerrahi ile yapılabilmektedir. Prof. Dr. Fatih AĞALAR Genel Cerrahi Uzmanı   Anal Bölge Hastalıkları (anal kaşıntı, rektal prolapsus, anal fistül, anal fissür, kıl dönmesi, hemoriod ve Anal Kanal Kanserleri (bowen hastalığı, paget hastalığı, skuamöz hücreli karsinom, epidermoid karsinom, adenokarsinoma, melanoma) için İstanbul'da Genel Cerrah Prof. Dr. Fatih Ağalar ile iletişime geçebilirsiniz.

Anal Fistül

Anal fistül, perianal derideki bir dış ağzın rektum veya anal kanaldaki bir iç ağızla normalde olmayan bir kavite aracılığıyla birleşmesiyle olur. Yani anüsün iç kısmı ile anüs çevresindeki deri arasında oluşan tünel şeklinde bir kanaldır. İç deliği rektumda dış deliği deridedir. Genellikle makat içindeki bezlerin iltihaplanmasından meydana gelirler. Anal fistüllü hastaların temel yakınması, perianal bölgedeki bir dış ağızdan sürekli veya zaman zaman pürülan veya mukuslu akıntı olmasıdır. Dışkılama esnasında ağrı olur. Rektal tuşede fistül palpe edilebilir. Fizik muayanede anoskop ve ince anorektal stilelerin kullanılması çok yardımcı olur.Fistüllü olguların tamamına malignite, inflamatuvar barsak hastalığı gibi durumları dışlamak amacıyla sigmoidoskopi yapılır. Bunlarında yetersiz kaldığı durumlarda ileri tetkikler gerekebilir. MR, endorektal USG ve fistülografi tanı ve tedavide çok işe yarar. Tedavi Anorektal fistüllerin kendiliğinden iyileşmesi çok enderdir.Tedavi edilmeyen olgularda kronik apse ve karmaşık fistül yolları gelişir. Anorektal fistüllerin tedavisinde üç temel cerrahi teknik kullanılır: Fistülotomi: Fistülotomide fistül probu dikkatli bir şekilde dış ağızdan traktüse ve iç ağza gönderilir. Traktüs dış sfinkteri önemli ölçüde katetmiyorsa koterle üzeri açılır. Seton Kullanımı: Seton tedavisinde yabancı bir materyal (ipek, penrose dren, lastik bant, naylon, polipropilen) fistül traktından geçirilip sfinkter kaslarının etrafında dolanır. Böylece fistülle ilişkilenmiş olan kas miktarının saptanmasında da yardımcı olur ve traktüs seyrinin yukarısında yeterli miktarda kas varsa  fistülotomi yapılabilir. Aksi durumda seton gevşek olarak yerinde bırakılır ve bir kaç ay içinde kendiğinden setonun düşmesi beklenir. Anorektal İlerletme Flepleri: Anorektal ilerletme fleplerinde traktüs kürete edildikten sonra Değişik yöntemlerle defekt vücudun kendi dokusunu kullanarak kapatılır. Prof. Dr. Fatih AĞALAR Genel Cerrahi Uzmanı Anal Bölge Hastalıkları (anal kaşıntı, rektal prolapsus, anal fistül, anal fissür, kıl dönmesi, hemoriod ve Anal Kanal Kanserleri (bowen hastalığı, paget hastalığı, skuamöz hücreli karsinom, epidermoid karsinom, adenokarsinoma, melanoma) için İstanbul'da Genel Cerrah Prof. Dr. Fatih Ağalar ile iletişime geçebilirsiniz.

Anal Fissür

Anüsün iç kısmında mukozada yukarı doğru uzanan 0,5- 1,5 cm uzunluğunda bir çatlak oluşmasıdır. Anal fissürü oluşturan mekanizma büyük hacimli ve sert dışkı kütlesinin yaptığı travmadır. Dışkılama yaparken çok şiddetli ağrı olur. Bir iki damla şeklinde veya çok az miktarda kanama olabilir. Anüste kaşıntı eşlik edebilir. Bu hastalar genellikle kabızlık çekerler. Hastalar defekasyon yapmayı ağrı olacağını düşünerek psikolojik olarak etkilenip mümkün olduğunca ertelerler. Bu durum kabızlığa davetiye çıkarır. Tanıda tipik iki belirtisi vardır; ağrı ve kanama olur. Kanama genellikle parlak kırmızı rekli ve dışkılamayla ortaya çıkar.Tuvalet kağıdına kan bulaşması şeklindedir. Ağrı çok şiddetlidir. Hastalar ağrılı yanma ve,yırtılma gibi de tanımlayabilirler. Kalın barsak kanserleri ve kalın barsağın diğer hastalıklarıda kanama yapabilir, bu yüzden tanı kesin konduktan sonra tedavi edilmelidir. Tedavi Yöntemleri Tıbbi Tedavi Anal fissürlerin büyük çoğunluğu anal sfinkter basıncını düşüren sıcak su oturma banyoları ve yumuşak hacimli dışkı sağlayan bol lifli gıdalarla 3 haftada iyileşir. Dışkıyı yumuşatmak için sıvı parafin şurup kullanılabilir. Anal fissürü başlatan travmanın sert bir dışkı olduğuna inanıldığı için sıvı içeriği yüksek, hacimli ve kaygan dışkı oluşturmak amaçlanır. Son zamanlarda tıbbi tedavide iç anal sfinkteri gevşetmeye yarayan nitrogliserin içeren kimyasal pomad türevleri kullanılmaktadır. Cerrahi Tedavi Kronik anal fissürlerin tedavisi anal kanal dinlenim basıncının düşürülmesiyle sağlanır. Tıbbi tedavinin başarısız olduğu; ağrının giderilemediği olgularda en etkin tedavi cerrahidir. Cerrahi tedavide açık veya kapalı internal sfinkterotomi yapılmaktadır. Sonuçlar yüz güldürücüdür. Dikkatli uygulanmadığı veya yetkin ellerde yapılmadığı zaman hem nüksü fazla olur hem de sfinkter yetmezliği bulguları ortaya çıkabilir. Prof. Dr. Fatih AĞALAR Genel Cerrahi Uzmanı   Anal Bölge Hastalıkları (anal kaşıntı, rektal prolapsus, anal fistül, anal fissür, kıl dönmesi, hemoriod ve Anal Kanal Kanserleri (bowen hastalığı, paget hastalığı, skuamöz hücreli karsinom, epidermoid karsinom, adenokarsinoma, melanoma) için İstanbul'da Genel Cerrah Prof. Dr. Fatih Ağalar ile iletişime geçebilirsiniz.
WhatsApp'dan sorun!