Yazar - Prof. Dr. Fatih Ağalar

Kanser Hakkında Genel Bilgiler

Kanser, koroner arter hastalığından sonra en sık ölüm sebebidir. Erkeklerde en sık görülen kanser prostat kanseri, akciğer kanseri ve kolon kanseridir. Kadınlarda ise en sık meme, akciğer ve jinekolojik kanserler görülür.

Kanserler çok sayıda etkenin tek bir hücrede oluşturduğu kümülatif değişikliklerin sonucu gelişir. Kanser hücrelerinin temel özelliklerinden birisi kontrol edilemeyen büyüme, diğeri ise metastaz yapma yeteneğidir. Değişik çalışmalarda kanserin çok aşamalı bir süreçte genetik hasar sonucu ortaya çıktığı saptanmıştır. Bunun kanıtları yaşla kanser sıklığının artması, bazı kanserlerde ailevi yatkınlık olması, mutajen maddelerle deneysel kanser oluşumu, DNA tamir mekanizmasının bozulduğu hastalıklarda kanser gelişme riskinin artması ve kanserli hücrelerde kromozom anomalilerinin gösterilmesidir. Protoonkojenler normal hücresel genlerdir. Hücrenin büyümesi ,çoğalması ve farklılaşmasını sağlarlar. Kanser baskılayıcı genlerse hücre çoğalmasında frenleyici rol oynarlar. DNA tamiri programlanmış hücre ölümü ve yaşlanma sürecinde etkendirler. Normal hücrelerde protoonkojenlerle kanser baskılayıcı genler arasında bir denge söz konusudur. Bu genler hücrenin büyümesi, çoğalması ve farklılaşmasında kilit rol oynarlar. Açıkça söylemek gerekirse protoonkojenlerin aktivasyonu veya kanser baskılayıcı genlerin inhibisyonu kanser gelişimine yol açar. Bundan başka, kontrollü hücre yok edilmesi işlemini düzenleyen genlerdeki değişimler de kanser oluşumuna yol açabilmektedir. Bir organ veya dokuda kanser tespit edildiğinde kanserin evrelemesi önemlidir. Kanser evrelemesi için şunlar yapılır:
  1. Öykü
  2. Fizik muayene
  3. Organ ile ilgili laboratuvar yöntemleri
  4. Direkt grafi
  5. Ultrasonografi
  6. Bilgisayarlı tomografi
  7. Manyetik rezonans görüntüleme
  8. Sintigrafi
  9. Biopsi
Kanser Tedavisi
  1. Cerrahi tedavi
  2. Kemoterapi
  3. Radyoterapi
  4. İmmünoterapi
  5. Destek tedavisi
Günümüzde halen kanserin öncelikli tedavisi cerrahi tedavidir. Bundan amaç, kanser hücrelerinin tamamen organizmadan uzaklaştırılmasıdır. Ancak kanserin çok ileri ve yaygın olması gibi bazı durumlarda kemoterapi ve/veya radyoterapi ardından da cerrahi tedavi uygulanabilir. Kemoterapi denen ve kanserin ilaç ile tedavisini ifade eden yöntem ile ilgili her geçen gün araştırmalar ve ilerlemeler sürmektedir. Çoğu araştırıcıya göre kanser tedavisinin ilerideki en büyük umudu kemoterapi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Radyoterapi, alanında uzman kişilerce kanserin yan etkilerini azaltmak, yaşam süresini uzatmak, topyekûn tedavi ve ağrıyı azaltmak için yapılır. Kemoterapi ve radyoterapi sonrası erken ve geç dönemde birtakım yan etkiler etkiler görülebilmektedir. Bu yöntemlere ilaveten, organizmanın kansere karşı bağışıklığını arttırmaya yönelik immunoterapi ve organizmanın genel durumunu düzeltmeye yönelik destek tedavileri de uygulanmaktadır. Prof. Dr. Fatih AĞALAR Genel Cerrahi Uzmanı

Fıtık Nedir?

Karın içi organların ve dokuların karnı saran bir zar olan peritonun oluşturduğu bir kese içinde karın duvarındaki zayıf bir bölgeden ya da yırtıktan dışarı doğru çıkmasıdır. Karın içi organların fıtıklaşabilmesi için karın duvarını oluşturan destek dokuların belirli bir bölgesinde gevşeme şarttır. Toplumumuzdaki görülme sıklığı tam olarak bilinmemekle birlikte gelişmiş ülke verileri %3-4 oranında görüldüğünü bildirmektedir. Hastalar genellikle doktora özellikle ayakta durmakla, ıkınmakla, öksürmekle meydana gelen şişlik ve ağrı şikâyeti ile müracaat ederler. İstirahat konumunda şikayetler genellikle geriler ya da kaybolur. Tanı konulduktan sonra incarserasyon ve strangülasyon ( fıtık içerinin kanlanmasının bozulması ve dokuların harabiyeti) gibi muhtemel komplikasyonları önlemek için mümkün olan en kısa zamanda ameliyat yapılmalıdır.

Prof. Dr. Fatih AĞALAR Genel Cerrahi Uzmanı

  Fıtık tedavisi ve fıtık cerrahisi için İstanbul'da Genel Cerrah Prof. Dr. Fatih Ağalar ile iletişime geçebilirsiniz.

Pilonidal Sinüs (Kıl Dönmesi)

Pilonidal Sinüs (Kıl Dönmesi) Nedir?

Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs;latince kıl veya saç anlamına gelen “pilos” ile yuva anlamına gelen “nidus” kelimesinin birleşmesinden oluşmuştur.İşte pilonidal sinüs sakrokoksigeal bölgede görülen infektif hastalıktır. Genellikle pubertede ve semptomların 20-25 yaş arası ortaya çıktığı görülmüştür. Erkek populasyonda daha sık görülür. Genellikle vücut yapısı şişman, fazla kıllı kişilerde sık görülmektedir.

Hastaların yarısına yakını pilonidal apse ile başvururlar. Diğer başvuru nedenleri ise pis kokulu akıntı, devamlı olan enfeksiyondur. Bunun yanında koltuk altında, parmaklar arası, göbekte, suprapubik bölgede olabilir.

Kıl Dönmesi (Pilonidal Sinüs) Tanı Ve Tedavi Yöntemleri

Fizik muayenede postanal bölgede orta hatta, anüsten daha geride sinüs ağızları görülür. Buralardan kıllar dışarı çıkar. Palpasyonda sinüs traktüsüne basıldığı zaman sinüs ağzından cerahat gelir.

Öncelikle esas tedavi o bölgenin temizliği ve kıllardan arındırılmasıdır.

Tedavi Yöntemleri

1.Küretaj: Küretaj genellikle sinüs küçük ve enfekte değilse kıllar çekilir. 2.Fenol enjeksiyonu: Çok sayıda sinüs ağzı olan veya Fenol enjeksiyonunda %50’lik fenol primer traktüse enjekte edilir. Bu işlem iki-üç kere tekrarlanır ve üç dakika fenole maruz bırakılmalıdır. 3.Eksizyon: Eksizyonda ise sinüs traktı çıkarılır. Yara açık bırakılır veya primer olarak kapatılır. Çok sayıda sinüs ağzı olan ve geniş olan pilonidal sinüsde Limberg flep onarımı gibi yöntemler kullanılmaktadır.

Prof. Dr. Fatih AĞALAR Genel Cerrahi Uzmanı

Hemoroid

Hemoroidler anal kanalın normal yapısında bulunan ve dışkılamanın sürdürülmesinde işlevleri olduğu düşünülen yastıkçıklardır. hemoroid hastalığı, hemoroidal toplar damarların zaman içinde anormal genişleyip kırmızı ve mor torbalar (memeler) şeklinde dışarı sarkması, bazan aşınıp delinerek dışkılama sırasında sık sık, parlak kırmızı kanamalar yapması; bu memelerin aniden pıhtı ile dolup şiddetli ağrı, ödem, iltihaplanma, yaralanma ve ağrı yapmasıdır. Halk arasında basur olarak bilinir. Hemoroidin Nedenleri En sık sebep kabızlıktır. Ayrıca, ishal, tenezm veya tuvalette fazla kalarak dışkılamaya çalışmak gibi durumlar kronik ıkınmaya yol açarak hemoroidal hastalık etiyolojisinde rol oynarlar. Bunun dışında, ailesel yatkınlık ve karın içi basıncını artıran olaylarla (örneğin gebelik veya asit)’da ilişkilidir. Kolit, proktit, enterit gibi barsak enfeksiyonları da sebepler arasındadır.Ayrıca etiyoloji ve fizyopatolojileri konusunda araştırmalarla desteklenmeyen birçok söylence söz konusudur. Baharatlı yiyecekler, uzun süre araba kullanmak, ağır işlerde çalışmak bunlardan bazılarıdır. Hemoroid Çeşitleri Hemoroidler iç (internal) ve dış (eksternal) olmak üzere ikiye ayrılırlar. Dış hemoroidler anatomik yerleşimleri gereği anal kanalın dışında yer alır. İç hemoroidler hastanın öyküsüne göre sınıflandırılır. İç hemoroidler 4 derece olarak sınıflanır. Değişik olarak basit ve komplike; tromboze, akut ve kronik olmak üzere alt sınıflara da ayrılabilirler.
  1. Derece Hemoroidler: Hemoroid torbasını (memesinin), anüs dışına çıkmayıp ancak anoskop ile içeriye girildiğinde görülebilmesi durumunda 1. derece hemoroid söz konusudur. Klinik belirtisi olarak sadece kanama ile belli eder. Bu memeler genellikle ağrısızdırlar.1 cm’den daha küçük boyutlu, gergin ve ince duvarlı kanamaya hazır iç memeler şeklindedir ve ele gelmezler.
  2. Derece Hemoroidler: Dışkılama esnasında tuvalette ıkınınca anüs dışına çıkan ve ele gelen, ayağa kalkınca anal kanal içine çekilip kaybolan(yani kendiliğinden içeri giren), ağrısız, 1 – 3 cm çapında olan hemoroid torbaları(meme)dır.Hızlı damlalar şeklinde kanama, rahatsızlık hissi verir.
  3. Derece Hemoroidler: İnternal (iç) hemoroid memelerinin ıkınmayla kolayca anüs dışına çıkması, ancak elle tekrar içeri çekilebilmesi halidir. Sarkma, ağrılı kanama, kaşıntı, ıslaklık, akıntı yapabilir.
  4. Derece Hemoroidler: Uzun süre devam eden kronik kabızlık hallerinde iç ve dış hemoroidlerin topluca aşağı sarkması, tuvalette çok oturma sonucu, memelerin büyük, ağrısız, sulu, ıslak pakeler halinde anüs dışında çepeçevre yerleşip geri itilememesi halidir. Bu hastaların, iyi temizlenememe ve sürekli akıntılar, kaşıntılar ve az fakat sık sık kanama sorunları vardır. Memelerin üzerine oturunca hastada ağrı yapar.
Tedavi Birinci derece hemoroidler tıbbi tedavi ve cerrahi dışı girişimler (lastik bantla bağlama, sklerozan ilaç injeksiyonu, halk arasında laser olarak bilinen infirared ışık koagülasyonu ), uygulanabilir. Uygun diyet, ılık su oturma banyosu ve istirahat destekeleyici tedavi olarak önerilir. Başka sebepler de araştırılıp ayrıca tedavi edilmelidir; örneğin asıl nede akut bir barsak enfeksiyonu veya ishal ise; sadece antibiyotik ve ishal diyeti uygulaması bile yeterli olabilir. İkinci derece hemoroidler yine cerrahi dışı yöntemlerle tedavi gerektirirler. Sklerozan ilaç injeksiyonu, bant ligasyon veya infrared ışık koagülasyonu ile tedavi edilirler. Uygun diyet, ılık su oturma banyoları ve ağrı kesiciler tedaviye eklenebilir. Üçüncü derece hemoroidler duruma göre önce tıbbi ve konservatif yöntemlerle başlanır; bazı olgularda cerrahi eksizyon gerekir. Lastik bant veya infrared koagulasyon da uygulanabilir. Dördüncü derece hemoroid: Bu hastalarda tıbbi tedaviden fayda görseler de ancak çoğunda cerrahi tedavi endikedir; ancak cerrahiye engel varsa, ömür boyu, konservatif tıbbi yöntemlere devam edilir ve diyete dikkat ederler. Hemoroidde Tedavi Yaklaşımları Üç ana tedavi yaklaşımı vardır; tıbbi tedavi, cerrahi dışı girişimler, cerrahi girişimler: Tıbbi Tedavi Hemoroidlerin semptomayik hale gelmesinde kronik ıkınmanın etkisi olduğu için tedavide amaç, dışkılamada ıkınmayı azaltmaktır. Bunu başarmak için diyetteki sıvı ve(günde 1.5-2 lt su)lifli gıda miktarı(günde 30 gr) artırılır. Diyetteki lif miktarının artması dışkının yumuşamasına yol açar. Lifli gıdalar fasulye, mercimek, kepekli ekmek, meyveler, kabuklu sebzeler, bezelye v.b sayılabilir. Dışkılama alışkanlıkları açısında hastalara dışkılama dürtüsünü geciktirmemeleri, gereksinimlerini hisseder hissetmez tuvalete giderek gidermeleri öğütlenmelidir. Ilık oturma banyoları iç sfinkter tonusunu azaltarak yararlı olabilir. Cerrahi Dışı Girişimler Lastik bant ligasyonu: İç hemoroid pakesi klemp veye aspiratörle yakalanır ve hemoroid dokusunun köküne 1 veya 2 bant yerleştirilir. Skleroterapi: Sklerozan ajan (sodyum morrhuate, üre solüsyonu veya %5 fenol solüsyonu) hemoroid pakesinin hemen yanında submukozaya verilir.Enflamasyon ve fibrozise yol açarak etkili olur. İnfrared koagülasyon: Bir tungsten-halojen ışık kaynağının hemoroid dokusuna doğrudan temas etmesiyle doku proteini koagüle olur.Her bir hemoroid pakesini 3 kez 1.5 sn koagüle edilir. Bunların dışında krioterapi, bipolar diyatermi gibi yöntemler de vardır. Cerrahi Girişimler Eksizyonel hemoroidektomi ve Stapler hemoroidektomi. Cerrahi girişimlerde ağrı yönetimi iyi yapıldığında hasta memnuniyeti çok artmakta ve başarılı bir sonuç elde edilmektedir. Prof. Dr. Fatih AĞALAR Genel Cerrahi Uzmanı   Anal Bölge Hastalıkları (anal kaşıntı, rektal prolapsus, anal fistül, anal fissür, kıl dönmesi, hemoriod ve Anal Kanal Kanserleri (bowen hastalığı, paget hastalığı, skuamöz hücreli karsinom, epidermoid karsinom, adenokarsinoma, melanoma) için İstanbul'da Genel Cerrah Prof. Dr. Fatih Ağalar ile iletişime geçebilirsiniz.

Safra Kesesinin İşlevi

Safra Kesesi Nedir?  Safra kesesi karın içerisinde karaciğerin alt tarafına yapışık olarak bulunan yaklaşık 10×3 cm. boyutlarında bir organdır. Karaciğerden salgılanan safra sağ ve sol safra kanalları aracılığıyla ana safra kanalına gelir. Ana safra kanalıyla safra kesesi arasında safra kesesinin içeriğini boşaltmasına yarayan kanal vardır. Ana safra kanalı pankreasın salgısını boşaltmaya yarayan kanalıyla birleşerek oniki parmak bağırsağına açılır. Safra kesesi karaciğerden salgılanan safrayı depolar ve yoğunlaştırır. Yemeklerden sonra safra içeriğini ana safra kanalına (o da on iki parmak bağırsağına ) boşaltarak besinlerin sindirimine yardımcı olur. Prof. Dr. Fatih AĞALAR Genel Cerrahi Uzmanı
Safra kesesi hastalıkları teşhis ve tedavisi için İstanbul'da Genel Cerrah Prof. Dr. Fatih Ağalar ile iletişime geçebilirsiniz.
WhatsApp'dan sorun!